Uğur Gürses yazdı: Giderek tüm alanlarda, günü kurtarmak için alınan kararlar geriye büyük bir enkaz yaratıyor

Beykozlu

New member
Ekonomist Uğur Gürses, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin 3. yılını doldurduğunu belirterek, “Bu 3 yıl Türkiye’de kurum ve kurallardaki çöküşe şahit olduk. Karşılaşılan tüm krizlerde iktidarın ister ekonomik ister sıhhat ister iklim krizi kaynaklı tüm krizlerde istisnasız halde problemlerin kaynağını dışsallaştırma, sorumluluğu üstünden atma eforu giderek ağırlaştı. Buna rağmen, “kırk defa dersek vatandaş inanır” tipi bakışla “krizlerin ne kadar başarılı yönetildiği” propagandası yapılageldi.

Fakat giderek tüm alanlarda, günü kurtarmak için alınan kararlar geriye büyük bir enkaz yaratıyor. Hükümet güya yeni bir seçim daha sonrasında (2023’te) iktidarda kalamayacağını düşünüyor da son bir efor geleceği heba eden, enkaz yaratan kararlarla bunu engellemeye çalışıyormuş üzere bir tablo oluştu.
” diye yazdı.

Berat Albayrak‘ın Hazine ve Maliye Bakanı olarak bakılırsav yaptığı Temmuz 2018-Kasım 2020 tarihleri içinde Türkiye’nin döviz cinsi borçlarının 49,6 milyar dolar artarak, 138.8 milyar dolara yükseldiğini belirten Gürses, “Temmuz sonu itibariyle Hazine’nin yurtiçine olan döviz ve altın borcu 28.2 milyar dolar. Bu stokun maliyeti, vadesi dgayet oluşacak. Bu stok ortasında Elvan periyodunda yapılan borçlanmalar da var.

Biz bugüne kadar vadesi dolan stoka ve maliyetine bakalım.

Hatırlatalım; “döviz borçlanayım, esasen faizi de TL’den kat kat düşük” başı, “Kahtalı Mıçe sendromu” olarak tanımlansa yeridir.

2018 Temmuz-2021 Temmuz ortası 3 yıllık periyotta Albayrak idaresince yapılan döviz ve altın borçlanmasından vadesi dolan altın ve döviz tahvili fiyatı 19.2 milyar dolar. Bunun 12.7 milyar doları döviz cinsi tahvil ve kira sertifikası, 6.7 milyar dolarlık kısmı da altın cinsi tahvil ve kira sertifikasından oluşuyor.

Vadesi dolan 19.2 milyar dolarlık borçlanmanın ortalama maliyetini (kur ve altın fiyat farkı, tahvillere ödenen faiz ya da iştirak payı) yıllık yüzde 31.8 olarak hesaplıyorum. Her bir tahvil borçlanmasının yapıldığı günlerde, bu borçlanma yerine piyasa faizlerinden TL tahvil ihracı yapılmış olsaydı ortalama maliyet yüzde 14 olacaktı.

Yani bu “ezber bozan” parlak (!) strateji ile yüksek buldukları yüzde 14’lük faizin 2 katından daha fazla bir maliyet Hazine’ye yüklendi.
” tabirlerini kullandı.